Grip influenza virüsünün neden olduğu, genellikle yıl içerisinde sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başına kadar olan dönemde daha sık görülen oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. Toplumun özelliklerine göre her yıl belirli sayıda insanı etkiler ve hastalandırır. Bu nedenle her yıl sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başı arasında beklenen sayıda kişide görülen bu hastalık mevsimsel grip olarak ifade edilmektedir.
Çeşitli hayvanların kendilerine ait grip virüsleri vardır ve hayvanlarda da grip hastalığı görülebilmektedir. Genellikle hayvanlardaki grip virüslerinin insanlara bulaşması beklenmez. Bununla birlikte bazı yıllarda hayvanlardaki grip virüsleri yapı değiştirerek insanlara bulaşabilmekte ve insanları hastalandırabilmektedir. Domuz gribi virüsü de 2009 yılında Meksika’da bu şekilde insanlara bulaşmış, daha sonrasında insandan insana yayılarak beklenenden çok daha fazla insanı etkilemiş, tüm dünyaya yayılmış ve bir salgına neden olmuştur. 2009 yılında görülen bu salgın domuz gribi salgını olarak ifade edilmiştir. Aynı etken daha sonraki yıllarda diğer mevsimsel grip etkenleri gibi beklenen sayıda insanı etkilemiş ve hastalandırmıştır. Bu nedenle daha sonraki yıllarda domuz gribi virüsü de artık mevsimsel grip virüsleri arasında yer almıştır.
Grip belirtileri, virüsün vücuda girmesinden sonraki 1-3 gün içerisinde ortaya çıkar.
Aşağıdaki belirtilerden biri ya da birkaçı görülebilir;
• Ateş (koltuk altından ölçülen 38 °C ve üzeri)
• Titreme
• Kuru öksürük
• Boğaz ağrısı
• Burun akıntısı ve tıkanıklığı
• Baş ağrısı
• Kas ve eklem ağrıları
• Şiddetli halsizlik
• İshal, nadiren kusma
Ateş (38 °C ve üzeri ) yükselir ve titreme görülür, bunlara baş ve karın ağrısı eşlik etmektedir. Kuru bir öksürük görülür. Bunların dışında, eklem ve boğaz ağrıları, iştahsızlık, burun akıntısı, hapşırma, baş dönmesi de grip hastalığında görülebilir.
Çocuklarda bu duruma kusma ve ishal eşlik edebilir, küçük çocuklarda dikkat edilmesi gereken ek belirti huzursuzluk, iştahsızlık ve uyku halidir.
Belirtiler hastanın günlük işlerini etkileyecek düzeye ulaşabilir. Halsizlik grip geçtikten sonra bile bir kaç hafta devam edebilir.
Şikâyetler genellikle 7 gün sürer, ilk 2-3 gün içerisinde şiddetlenir ve sonrasında düzelme başlar, ancak iyileşme süresi 1- 2 haftaya kadar da uzayabilir.
Temel olarak hasta bireylerin öksürme, hapşırma ve konuşma esnasında yaydıkları damlacıkların, sağlıklı bireyler tarafından solunum yoluyla alınmasıyla bulaşmaktadır. Hasta kişinin öksürmesi ya da hapşırması sonucu etrafa influenza (grip) virüsü içeren milyonlarca damlacık dağılır. Bu damlacıkların enfekte bireylerin 100 - 180 cm (1-2 metre) uzağına kadar yayılabildiği gösterilmiştir.
Az da olsa, bu damlacıkların bulaştığı yüzey ve nesnelere temas edildikten sonra ellerin ağız, burun veya göze sürülmesi ile de bulaşabilmektedir. Tokalaşma, öpüşme, bir metreden fazla yaklaşarak konuşma önemli bulaş yollarıdır. Kapı kolu, masa, bardak, vb. yüzeylerde virüs 2-8 saat canlı kalmaktadır.
Hasta kişiler belirtilerin ortaya çıkmasından 1 gün öncesinden başlayarak hastalığın 5.-7. günlerine kadar bulaştırıcıdır.
Soğuk algınlığı (bazen nezle olarak da ifade edilmektedir), influenza virüsü dışında; 200’e yakın virüsün sebep olduğu, çok daha hafif seyirli bir hastalıktır. Soğuk algınlığı burun akıntısı, boğaz ağrısı ve halsizlik ile seyreden üst solunum yolu enfeksiyonuna verilen isimdir. Belirtileri gripten farklı olup; daha hafif seyreder ve aşağıdaki tabloda grip ve soğuk algınlığının farkları belirtilmiştir.
Hastalık bebeklik döneminden yaşlılığa kadar tüm yaş grubunu etkilemekte ve görülebilmektedir. Bununla birlikte risk grubunda yer alan kişilerde hastalık diğer kişilere göre daha ağır seyredebilmektedir. Bu kişilerde zatürre, bronşit, sinüzit, orta kulak iltihabı ve oldukça nadiren beyin ve sinir sisteminde hasar oluşması, kalp kası hasarı gibi ciddi tablolara neden olabilir.
Risk grupları:
• 65 yaş ve üzeri ve 2 yaş altı kişiler,
• 6 ay- 18 yaş arasında olup uzun süre aspirin kullanması gerekenler
• Şeker hastalığı dahil herhangi bir metabolik hastalığı olanlar,
• Astım dahil kronik solunum yolu hastalığı olanlar,
• Kronik böbrek hastalığı olanlar
• Kronik kalp ve damar sistemi hastalığı olanlar
• Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler (kronik kan hastalığı olanlar, kanser hastaları, immunsupresif ilaç kullananlar, HIV/AIDS hastaları)
• Huzurevi, bakımevi vb. ortamlarda yaşayanlar
• Aşırı kilolu olanlar
• Gebeler
Çoğu hasta herhangi bir tıbbi tedavi almadan bir haftada iyileşir. Fakat risk grubunda olan kişilerde hastalık ciddi ve ağır seyredebilir ve hatta ölüm görülebilir. Bu nedenle risk grubundaki kişiler erken dönemde (hastalık başladıktan sonraki 24 ile 48 saat arasında) hekime başvurmalı ve antiviral tedavi almalıdır. Bu ilaçlar; tıpkı antibiyotikler gibi hekim tarafından önerilmedikçe, reçetesiz olarak kesinlikle kullanılmamalıdır. Bu ilaçlar, bebek, gebe ve emziren anneler, çocuklar ve ileri yaştaki hastalar da dâhil olmak üzere hekim tarafından verildikten sonra kullanılmalıdır. İlaçlar, hekimin önerdiği şekilde ve sürede kullanılmalıdır. Hekim tarafından kullanılması uygun bulunup reçete edilen bu ilaçlar hastaneler, toplum sağlığı merkezleri ve aile sağlığı merkezlerinde de ücretsiz olarak Bakanlığımız tarafından sunulmaktadır. Vücuttan su kaybını önlemek için bol bol sıvı tüketimi gerekir. Antibiyotiklerin grip ya da soğuk algınlığı tedavisinde herhangi bir yararı yoktur. Antibiyotikler bakterileri öldürür, ancak grip veya soğuk algınlığına neden olan virüsler üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.
• El yıkama ve kişisel hijyen önlemleri gripten korunmada en önemli yöntemlerdendir.
• Hasta kişiler hekim önerisi dışında ilaç kullanmamalıdır.
• Risk grubundaki kişiler mutlaka hekime başvurmalıdır.
• Hasta kişilerin sağlık kurumlarına ve kalabalık ortamlara gitmek zorunda kaldıklarında maske takmaları, hastalığın diğer kişilere bulaşmasını engellemektedir.
• Hapşırma ve öksürme sırasında tek kullanımlık kâğıt mendil kullanılmalıdır ve kullanıldıktan sonra etrafa temas ettirilmeden çöpe atılmalıdır. Eğer mendil yok ise kolun iç kısmı kullanılarak ağız ve burun örtülmelidir.
• Hasta olanların kalabalık ortamlarda bulunmamaları, evden çıkmamaları ve evde istirahat etmeleri hastalık bulaşmasının önüne geçmek için önemlidir.
• Hasta kişilerin bol sıvı tüketmeye özen göstermesi, beslenmesine dikkat etmesi, özellikle taze sebze ve meyveleri tüketmesi önerilir.
Hastalıktan korunmada en etkili yöntem grip aşısıdır. Etkin ve güvenli aşılar tüm dünyada 60 yıldan uzun süredir kullanılmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü virüsün değişikliklerini yakından takip edip, aşı içeriği için yıllık önerilerde bulunur. Her yıl aşı içeriği Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyeleri dikkate alınarak hazırlanır.
Son yıllarda kullanılan aşılarda influenza A’nın iki alt tipi ve influenza B’nin de bir alt tipi yer almaktadır. Hazırlanan aşı ile dolaşımda saptanan virüslerle antijenik benzerlik varsa aşı %50-80 korunma sağlayabilir. Sağlıklı erişkinlerde aşı ile sağlanan koruyucu antikor düzeyi influenza A için %80’in üzerinde bildirilmiştir. Yaşlılarda koruyuculuk daha düşük olmakla birlikte komplikasyonları ve ölümleri azalttığı bilimsel yayınlarla gösterilmiştir.
• Grip aşısı grip mevsimi boyunca (ekim-mart ayları arasında) yaptırılabilir.
• Gripten korunmanın en önemli yollarından biri de kişisel hijyen kurallarına dikkat etmek ve ellerin bol su ve sabun ile yıkanmasıdır.
• Kalabalık ortamlarda uzun süre bulunmak grip bulaşmasında etkili olduğundan, gerekli olmadıkça bu gibi ortamlardan uzak durulması önerilmektedir.
• Hasta kişiler ile yakın temastan kaçınılmalıdır.
• Ağız, burun ve gözlere kirli eller ile temas edilmemelidir.
• Hastanın temas ettiği veya virüsün bulaşmış olabileceği sık kullanılan ve dokunulan yüzeyler sık sık temizlenmelidir. Bu yüzeylerin sık sık temizlenmesi ve ellerin sık sık yıkanması, bulaşma riskini de en aza indirecektir.
• Grip virüsünün yayılmasını önlemek için, yüzeylerin (masalar, kapı kolları, banyo yüzeyleri, mutfak tezgâhı, oyuncaklar, vb.) günlük temizlikte kullanılan deterjanlar ve çamaşır suyu ile temizlenmesi yeterlidir.
• Hastalara ait çarşaf, çamaşır, havlu ve kap kacağın ayrı olarak yıkanmasına gerek yoktur. Ancak hastaya ait eşyalar yıkanmadan başkası tarafından kullanılmamalıdır.
Her yıl mevsimsel gribe neden olan grip virüsü değişebilmektedir ve grip aşısının içeriği Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir yıl önce salgın yapan virüs tiplerinin belirlenmesi ile geliştirilmekte ve aşının içeriği de bu uygulamaya bağlı olarak her yıl değişmektedir. Aşı, yapıldığı grip sezonu için etkili olmaktadır. Bu nedenle; eskiden geçirilmiş grip hastalığı ya da uygulanmış grip aşısına bakılmaksızın mevsimsel gribe karşı etkin bir korunma sağlanması için her yıl grip aşısı yaptırılmalıdır. Aşının koruyucu etkisi, aşı yapıldıktan iki hafta sonra başlayacağı için aşının en uygun zamanı, gribin sık görülmeye başladığı dönemden hemen öncesidir. Ekim ve Kasım ayları grip aşısının yapılma zamanı olarak tercih edilmelidir. Aşılanmayanlar kişiler ise mart ayının sonuna kadar aşılanabilir. Aşının koruyuculuğu yaklaşık 6-8 ay sürer.
Grip aşısı 6 aylıktan küçük çocuklara, hamileliğinin ilk 3 ayının içinde bulunanlara ve ciddi yumurta alerjisi ya da aşı içeriğinde bulunan herhangi bir maddeye karşı ciddi alerji öyküsü olanlara, daha önce herhangi bir mevsimsel influenza aşısı ile ciddi (hayatı tehdit eden) alerji öyküsü olanlara uygulanmamalıdır.
Grip aşısı sonrası %15-20 oranında aşı yerinde ağrı, kızarıklık, şişlik oluşabilir.
Tüm vücudu etkileyen yan etkiler ise son derece nadirdir (%1’in altında) ve ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi yan etkiler (eğer görülürse) aşıdan 6-12 saat sonra başlamakta ve 1-2 gün içinde kendiliğinden geçmektedir.
Her biyolojik üründe olduğu gibi grip aşısı uygulanmasından sonra da alerjik reaksiyon görülebilir.
Grip aşısı sonrası grip hastalığının görülmesi genellikle tesadüfen olabilir. Grip aşısı teknik olarak inaktive yani ölü bir virüs aşısı olduğundan vücuda canlı virüs verilmediğinden aşıya bağlı grip hastalığı oluşamaz.
Aşıların her zaman tam teşekküllü sağlık merkezlerinde veya hekim kontrolünde uygulanması önerilir.
Öncelikle küçük çocuklarda hastalık daha fazla komplikasyonla seyredebilmektedir. Bu nedenle öncelikli olan çocukların hastalıktan korunmasıdır.
Anne sütü her zaman için bebek ve çocuklarda bağışıklığı artıran çok önemli bir destek olması nedeniyle en az 2 yaşına kadar bebek ve çocukların emzirilmesi, hastalıktan korunma ve hastalığa yakalanılması durumunda daha hızlı iyileşme sağlaması nedeniyle çok önemlidir.
• Hasta olan bebeğiniz için yapabileceğiniz en faydalı şeylerden biri onu emzirmeye devam etmektir. Bebekler hasta oldukları zaman, daha çok sıvıya ihtiyaç duyarlar. Anne sütü diğer sıvı gıdalardan çok daha faydalıdır.
• Eğer bebeğiniz ememeyecek kadar hasta ise mutlaka doktora gidiniz ve doktorun önerileri doğrultusunda hareket ediniz.
• Bebeğinizin hasta olmaması için ellerinizi bol su ve sabunla yıkamaya daha fazla önem veriniz.
• Bebeğinizi beslemeden önce ellerinizi ve yüzünüzü yıkayınız.
• Bebeğinizi beslerken veya onunla ilgilenirken kesinlikle bebeğinizin yüzüne doğru öksürüp hapşırmayınız.
• Hasta olmanız bebeğinizi emzirmenize engel değildir. Hasta iseniz mutlaka maske kullanınız ve bebeğinizin öpülmesine engel olunuz.
Gebelerde grip ağır seyredebilir ve ölümcül olabilir, hastalık şüphesi olan kişiler hekime başvurmalıdır.
Gebelerin hasta olması durumunda bol sıvı tüketmeleri, istirahat etmeleri, iyi beslenmeleri ve şikâyetlerin artması durumunda acilen hekime başvurmaları önerilmektedir. Gebelerde hekimin uygun bulması durumunda antiviral ilaç kullanılmasında sakınca yoktur.
Emziren annelerin hekime başvurmalı hekimlerin önerisi doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir. Antiviral ilaçların alınması annenin emzirmesine engel değildir.
Emziren anneler grip oldukları zaman, bebeklerini sütten kesmemelidirler. Çünkü anne sütü içeriği bebeğin beslenmesine ek olarak bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir böylece bebeği olası hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı korumaktadır.
Ancak grip olan anne bebeğini emzirirken şunlara dikkate etmelidir;
Emzirmeden önce anne ellerini su ve sabunla yıkamalıdır. Gebelikte gripten korunmanın en etkin yolu aşılanmadır. Gebeler grip için risk grubunda yer almaktadır. Bu nedenle de gebe kalmayı düşünen kişiler ya da gebeler grip sezonunda mutlaka grip aşısı yaptırmalıdır. Gebeler grip aşısı yaptırmadan hekime başvurarak aşıyı reçete ettirebilir ve sonrasında eczaneden temin edebilirler.
Grip virüsü, öksürme ve hapşırma esnasında etrafa saçıldığı için bebeğinizi beslerken veya onunla ilgilenirken kesinlikle bebeğinizin yüzüne doğru öksürüp hapşırılmamalıdır.
Bebeğinizi emzirirken öksürme ve hapşırma sırasında tek kullanımlık mendil ile ağız ve burun kapatılmalıdır.
Mümkün ise tek kullanımlık maske kullanılmalıdır.